OBJECTIVE: Obesity is a global health problem that increases the risk of coronary artery disease (CAD). However in studies, it has been observed that when the disease develops, obese patients have a more favorable prognosis than leaner patients. This is called the “obesity paradox.” This study aims to evaluate the effect of obesity assessed with body fat percentage (BFP) and relative fat mass (RFM) besides body mass index (BMI) on infarct size (IS) estimated from peak creatine kinase-MB (CK-MB) levels in patients with non-ST-segment elevation myocardial infarction (NSTEMI).
METHODS: Patients with a diagnosis of NSTEMI who underwent coronary angiography between January 2017 and January 2022 were retrospectively evaluated. Patients without available anthropometric data to calculate BMI, BFP, and RFM and serial CK-MB measurements were excluded from the study. BMI was calculated using weight(kg)/(height[m])2 formula. Patients were dichotomized as obese (BMI≥30 kg/m2) and non-obese (BMI<30 kg/m2) to compare baseline characteristics. BFP and RFM were calculated from anthropometric data. Linear regression analysis was performed to define predictors of IS.
RESULTS: Final study population consisted of 748 NSTEMI patients (mean age was 59.3±11.2 years, 76.3% were men, 36.1% of the patients were obese). Obese patients were more likely to be female, hypertensive, and diabetic. Smoking was less frequently observed in obese patients. Peak CK-MB levels were similar among groups. Obese patients had higher in-hospital left ventricular ejection fraction, and less severe CAD was observed in coronary angiographies of these patients. Multivariable regression analysis identified diabetes mellitus, systolic blood pressure, white blood cell count, hemoglobin, and BFP (β=-4.8, 95% CI=-8.7; -0.3, p=0.03) as independent predictors of IS.
CONCLUSION: Higher BFP is associated with smaller IS in NSTEMI patients. These findings support the obesity paradox in this patient group, but further, randomized controlled studies are required.
AMAÇ: Obezite, koroner kalp hastalığı riskini arttıran küresel bir sağlık sorunudur. Bununla birlikte yapılan çalışmalarda, hastalık geliştiğinde obez hastaların normal vücut kitle indeksine (BMI) sahip hastalara göre daha iyi prognoza sahip oldukları gözlenmiş ve bu durum ‘obezite paradoksu’ olarak adlandırılmıştır. Biz bu çalışmada, ST-segment yükselmesiz miyokard infarktüsü (NSTEMI) hastalarında BMI’nın yanı sıra vücut yağ yüzdesi (BFP) ve rölatif yağ kütlesi (RFM) ile değerlendirilen obezitenin, pik kreatin kinaz-MB (CK-MB) ile değerlendirilen infarktüs boyutu üzerine olan etkisini değerlendirmeyi amaçladık.
YÖNTEM: Ocak 2017 ve Ocak 2022 tarihleri arasında NSTEMI tanısı alan ve koroner anjiyografi yapılan ardışık hastalar retrospektif olarak değerlendirildi. BMI, BFP ve RFM hesaplamaları için gerekli antropometrik verileri ve seri CK-MB ölçümleri olan hastalar çalışmaya dahil edildi. BMI, ağırlık(kg)/[boy(m)]2 formülü ile hesaplandı. Hastalar, temel özelliklerin karşılaştırılması açısından obez (BMI≥30 kg/m2) and obez olmayan (BMI<30 kg/m2) olmak üzere iki gruba ayrıldı. Antropometrik verilerden BFP ve RFM hesaplandı. İnfarktüs boyutunun bağımsız öngördürücüleri, lineer regresyon analizi ile belirlendi.
BULGULAR: Çalışmaya toplam 748 NSTEMI hastası (ortalama yaş 59,3±11,2 yaş, %76,3’ü erkek, %36,1’i obez) dahil edildi. Kadın, hipertansif ve diyabetik hasta yüzdesi obez hasta grubunda anlamlı olarak daha yüksek, sigara içiciliği anlamlı olarak daha düşüktü. Pik CK-MB seviyeleri gruplar arasında benzerdi. Obez hastalarda hastane içi sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu daha yüksekti ve koroner anjiyografide ciddi koroner arter hastalığı daha az gözlendi. Çok değişkenli regresyon analizinde; diyabetes mellitus, sistolik kan basıncı, beyaz kan hücresi sayısı, hemoglobin ve BFP (β=-4,8, %95 güven aralığı= -8,7;-0,3, p=0,03) infarktüs boyutunun bağımsız öngördürücüleri olarak belirlendi.
SONUÇ: Yüksek BFP, NSTEMI’li hastalarda daha küçük infarktüs boyutu ile ilişkilidir. Bu bulgular, bu hasta grubundaki obezite paradoksunu desteklemekle birlikte bu konuda randomize kontrollü çalışmalar gerekmektedir. (NCI-2023-7-13)