OBJECTIVE: This study aims to investigate the clinical significance of anti-dense fine speckled 70 (DFS70) autoantibodies and its association with systemic autoimmune rheumatic diseases (SARD) related autoimmune markers and Vitamin D levels.
METHODS: The study group consisted of 281 (mean age±SD: 45.31±15.89 years; 88.3% female) anti-DFS70 autoantibody-positive patients. All patients’ sera in the study group were tested by ANA HEp-2 indirect immunofluorescent antibody (IIF) and immunoblotting (IB) methods (Euroimmun AG, Lübeck, Germany). Anti-DFS70 antibody-positive patients were divided into two subgroups. Anti-DFS70 antibody-positive patients with SARD were assigned as Group 1 (n=43), anti-DFS70 antibody-positive patients without SARD were assigned as Group 2 (n=238). A control group with anti-DFS70 negative patients with SARD were assigned as Group 3 (n=49, mean age±SD: 49.86±12.08; 79.6% female). The clinical characteristics, erythrocyte sedimentation rate (ESR), C-reactive protein (CRP), neutrophil/lymphocyte ratio, thrombocyte/lymphocyte ratio (TLR), rheumatoid factor (RF), anti-cyclic citrullinated peptide (anti-CCP), and 25-hydroxyvitamin D3 (25OHD3) levels were compared between three groups.
RESULTS: The majority (61.9%) of anti-DFS70 antibody positive patients had no specific diagnosis. Other systemic diseases were detected as allergic diseases (10.0%), hematological abnormalities (5.0%), thyroid diseases (3.6%), gastrointestinal system diseases (1.8%), malignancies (1.4%), and infections (1.1%). ESR, CRP levels, and TLR were lower in Group 2 than Groups 1 and 3 (p<0.05). RF and anti-CCP positivity rates were lower in Group 2 when compared with Groups 1 and 3 (p<0.05). 25OHD3 levels did not differ between three groups (p=0.103).
CONCLUSION: We observed that anti-DFS70 autoantibody may be associated with organ-specific autoimmune diseases, allergic diseases, and hematological disorders. Therefore, it is essential to evaluate these pathologies in patients positive for anti-DFS70 antibodies.
Giriş: Bu çalışma, anti-dense fine speckled 70 (DFS70) otoantikorunun klinik önemini ve sistemik otoimmün romatizmal hastalıklar (SORH) ile ilişkili otoimmün belirteçler ve D vitamini düzeyleri ile ilişkisini araştırmayı amaçlamaktadır.
Yöntem: Çalışma grubu 281 (ortalama yaş±SS: 45.31±15.89 yaş; %88.3’ü kadın) anti-DFS70 otoantikoru pozitif hastadan oluşmakta idi. Çalışma grubundaki tüm hastaların serumları ANA HEp-2 indirek immünfloresan antikor (IIF) ve immünblot (IB) yöntemleri (Euroimmun AG, Lübeck, Almanya) ile çalışıldı. Anti-DFS70 antikoru pozitif olan hastalar iki alt gruba ayrıldı. SORH olan ve anti-DFS70 antikoru pozitif saptanan hastalar Grup 1 (n=43), SORH olmayan ve anti-DFS70 antikoru pozitif hastalar Grup 2 (n=238) olarak adlandırıldı. Kontrol grubu olarak anti-DFS70 negatif SORH olan hastalar Grup 3 olarak belirlendi (n=49, ortalama yaş±SD: 49.86±12.08; %79.6’sı kadın). Klinik özellikler, eritrosit sedimentasyon hızı (ESR), C-reaktif protein (CRP), nötrofil/lenfosit oranı (NLO), trombosit/lenfosit oranı (TLO), romatoid faktör (RF), anti-siklik sitrülinlenmiş peptit antikoru (anti-CCP) ve 25-hidroksivitamin D3 (25OHD3) düzeyleri üç grup arasında karşılaştırıldı.
Bulgular: Anti-DFS70 antikoru pozitif hastaların çoğunluğunun (%61.9) spesifik bir tanısı yoktu. Diğer sistemik hastalıklar ise alerjik hastalıklar (%10.0), hematolojik anormallikler (%5.0), tiroid hastalıkları (%3.6), gastrointestinal sistem hastalıkları (%1.8), maligniteler (%1.4) ve enfeksiyonlar (%1.1) olarak tespit edildi. ESR, CRP düzeyleri ve TLO Grup 2'de Grup 1 ve Grup 3'e göre daha düşüktü (p<0.05). RF ve anti-CCP pozitiflik oranları grup 2'de grup 1 ve grup 3'e göre daha düşüktü (p<0.05). 25OHD3 seviyeleri üç grup arasında farklılık göstermedi (p=0.103).
Sonuç: Anti-DFS70 otoantikorunun organa özgü otoimmün hastalıklar, alerjik hastalıklar ve hematolojik bozukluklarla ilişkili olabileceğini gözlemledik. Bu nedenle, anti-DFS70 antikoru pozitif olan hastalarda bu patolojilerin araştırılması gereklidir. (NCI-2021-6-13)