OBJECTIVE: In this study, the relationship between the frequency of bronchopulmonary dysplasia, perinatal risk factors and other prematurity comorbidities were evaluated in very low birth weight infants.
METHODS: A total of 872 very low birth weight infants’ files were retrospectively reviewed. The effects of the clinical parameters, such as type of birth, small for gestational age, gender, antenatal steroids, early membrane rupture, chorioamnionitis, surfactant administration, respiratory distress syndrome, patent ductus arteriosus, apnea, early and late sepsis on the frequency of bronchopulmonary dysplasia, were evaluated by binary logistic regression analysis.
RESULTS: The overall mortality rate was 20.9%. After the first 28-day mortality reduction, the total bronchopulmonary dysplasia frequency was found to be 20.1%. The odds ratio and 95% confidence intervals of the factors affecting the development of bronchopulmonary dysplasia were found to be as follows respectively: respiratory distress syndrome (OR 6.2, 95% CI 3.6–10.6, p<0.01), patent ductus arteriosus (OR 4.9, 95% Cl 2.4–9.9, p<0.01), apnea (OR 4.1, 95% CI 2.5–6.9, p<0.01), late sepsis (OR 2.7, 95% CI 1.6–4.5, p<0.01), early membrane rupture (OR 2.6, 95% Cl 1.2–5.5, p=0.01), and male gender (OR 1.6, 95% CI 1.0-2.7, p=0.04) was found. However, there was no effect of chorioamnionitis, antenatal steroids, small for gestational age, early sepsis and type of birth on bronchopulmonary dysplasia.
CONCLUSION: Differently from the usual factors which are low birth weight and a gestational week, there was a significant but non-linear risk relationship between respiratory distress syndrome, patent ductus arteriosus, late sepsis, apnea, early membrane rupture, male gender and bronchopulmonary dysplasia.
Amaç: Bu çalışmada çok düşük doğum ağırlıklı prematüre bebeklerde bronkopulmoner displazi ile perinatal risk fatörleri ve diğer prematüre komorbiditeleri arasındaki ilişki değerlendirilmiştir.
Gereç ve Yöntemler: Toplam 872 çok düşük doğum ağırlıklı bebeğin dosyası geriye dönük incelendi. Doğum şekli, gebelik haftasına göre düşük doğum ağırlığı, cinsiyet, antenatal steroid, erken membran rüptürü, koriyoamniyonit, sürfaktan uygulaması, respiratuar distres sendromu, patent duktus arteriyozus, apne, erken ve geç sepsis gibi klinik özelliklerin bronkopulmoner displaziye etkisi ikili lojistik regresyon analizi ile değerlendirildi.
Bulgular: Toplam mortalite %20,9 bulundu. İlk 28 günlük mortalite düşüldükten sonra bronkopulmoner displazi %20,1 saptandı. İkili lojistik regresyon analizi sonucu bronkopulmoner displazi riskini arttıran perinatal faktörlerin olasılık katsayı ve %95 güven aralıkları sırasıyla; respiratuar distres sendromu (OR 6,2 %95CI 3,6-10,6 p <0,01), patent duktus arteriyozus (OR 4,9 %95CI 2,4-9,9 p <0,01), apne (OR 4,1 %95CI 2,5-6,9 p <0,01), geç sepsis (OR 2,7 %95CI 1,6-4,5 p <0,01), erken membran rüptürü (OR 2,6; %95CI 1,2-5,5 p 0,01), ve erkek cinsiyet (OR 1,6; %95CI 1,0-2,7 p 0,04) bulundu. Buna karşın koriyoamniyonit, antenatal steroid, gebelik haftasına göre düşük doğum ağırlığı, erken sepsis ve doğum şeklinin bronkopulmoner displazi riskini etkilemedikleri görüldü.
Sonuç: Bronkopulmoner displazi ile düşük doğum ağırlığı ve gebelik haftası arasında var olan ters orantılı doğrusal ilişkiden farklı olarak respiratuar distres sendromu, patent duktus arteriyozus, geç sepsis, apne, erken membran rüptürü ve erkek cinsiyet arasında anlamlı ancak doğrusal olmayan bir ilişki vardır. (NCI-2019-0130.R2)