OBJECTIVE: Warfarin therapy has some difficulties in terms of close monitoring and dosage. This study aims to evaluate the effect of same-fixed versus different-variable physician-based monitoring of warfarin therapy on treatment quality and clinical end-points.
METHODS: A total of 625 consecutive patients requiring warfarin treatment were enrolled at seven centers. INR values of the patients measured at each visit and registered to hospital database were recorded. Time in therapeutic range (TTR) was calculated using linear interpolation method (Rosendaal’s method). A TTR value of ≥65% was considered as effective warfarin treatment. If a patient was evaluated by the same-fixed physician at each INR visit, was categorized into the same-physician (SP) group. In contrast, if a patient was evaluated by different-variable physicians at each INR visit, was categorized into variable physician (VP) group. Enrolled patients were followed up for bleeding and embolic events.
RESULTS: One hundred and fifty-six patients (24.9%) were followed by SP group, 469 (75.1%) patients were followed by VP group. Median TTR value of the VP group was lower than that of SP group (56.2% vs. 65.1%, respectively, p=0.009). During median 25.5 months (9–36) of follow-up, minor bleeding, major bleeding and cerebral embolic event rates were higher in VP group compared to SP group (p<0.001, p=0.023, p<0.001, respectively). In multivariate analysis, INR monitoring by VP group was found to be an independent predictor of increased risk of bleeding events (OR 2.55, 95% CI 1.64–3.96, p<0.001) and embolism (OR 3.42, 95% CI 1.66–7.04, p=0.001).
CONCLUSION: INR monitoring by same physician was associated with better TTR and lower rates of adverse events during follow-up. Hence, it is worth encouraging an SP-based outpatient follow-up system at least for where warfarin therapy is the only choice.
Amaç: Varfarinin kendisinden kaynaklanan takip ve dozlam açısından bazı zorlukları vardır. Bu çalışma, varfarin tedavisinin aynı-sabit hekime karşın farklı-değişken hekim tarafından izlenmesinin tedavi kalitesi ve klinik son noktalar üzerindeki etkisini değerlendirmeyi amaçlamaktadır.
Yöntemler: Çalışmaya yedi merkezden varfarin tedavisi gerektiren toplam 625 ardışık hasta dahil edildi. Hastane veri tabanına kaydedilen ve her ziyarette ölçülen INR değerleri kaydedildi. Terapötik aralıktaki süre (TAZ), doğrusal interpolasyon yöntemi (Rosendaal'ın yöntemi) kullanılarak hesaplandı. Etkin varfarin tedavisi için TAZ ≥%65 olması kabul edildi. Bir hasta her INR ziyaretinde aynı sabit hekimle değerlendirildiyse, sabit hekim (SH) grubuna kategorize edildi. Aksine, bir hasta her INR ziyaretinde farklı değişkenli doktorla değerlendirildiyse, değişken hekim (DH) grubu olarak kategorize edildi.
Bulgular: Yüz elli altı hastayı (%24,9) SH grubu, 469 (%75,1) hastayı DH grubu takip etti. Değişken hekim grubunun medyan TAZ değeri SH grubundan daha düşüktü (sırasıyla % 56,2 ye % 65,1, P=0,009). Ortanca 25,5 aylık (9-36) takip süresince DH grubunda, SH grubuna göre minör kanama, majör kanama ve serebral embolik olay oranları daha yüksekti (sırasıyla P<0,001, P=0,023, P<0,001). Çok değişkenli analizde, DH grubu tarafından INR takibinin yapılması kanama olayları (OR 2,55 % 5 CI 1,64-3,96, P<0,001) ve embolizm (OR 3,42 %95 CI 1,66- 7,04, P=0,001) için artmış riskin bağımsız bir prediktörü olduğu bulunmuştur.
Sonuç: Aynı-sabit hekim olan polikliniklerdeki INR monitörizasyonu, takip sırasında daha iyi TTR ve daha düşük advers olay oranları ile ilişkiliydi. Bu nedenle, en azından varfarin tedavisinin tek seçenek olduğu durumlarda, SH' e dayalı bir ayakta tedavi takip seklinin teşvik edilmesi önemlidir. (NCI-2021-4-32/R1)