OBJECTIVE: We aimed to compare the outcomes of chronic heart failure (HF) patients with reduced ejection fraction (CHFrEF) in the Turkish Research Team in HF (TREAT-HF) registry according to marital status with a specific focus on being the widowed (widow/widower) versus the married.
METHODS: TREAT-HF is a network, enrolling CHFrEF with a follow up for HF-related hospitalization (HFrH) and all-cause mortality (ACM). In this cohort, the widowed patients were compared with patients who were married before and after propensity score (PS) matching analysis.
RESULTS: There were 723 cHFrEF patients with a complete dataset, including reported marital status at baseline for this analysis. Out of 723 patients with HF, 37 “never-married” and “divorced” patients were excluded from the analysis. Then, out of 686 remaining patients with HF, who had at least one reported marriage in the database, widowed patients with HF (n=124) were compared with married patients (n=562). The mean follow up period was 21±12 months up to 48 months. The widowed patients had a higher risk of HFrH (p=0.047), although ACM remained similar compared to married patients (p=0.054). After PS matching, HFrH remained more frequent among the widowed compared with the married (p=0.039) although ACM yielded similar rates. Of note, it was shown that being a widower (p=0.419) was not linked to increased risk of HFrH during follow up contrary to being a widow (p=0.037) despite similar age, ejection fraction, creatinine, NYHA functional class distribution and a similar rate of life-saving medications.
CONCLUSION: PS matching analysis yielded that the widowed had increased the risk for HFrH. Of note, widowers did not seem to have an increased risk for HFrH, contrary to widows.
Amaç: Çalışmamızda Türk Araştırma Takımı-Kalp Yetersizliği (TREAT-HF) kayıtlarındaki düşük ejeksiyon fraksiyonlu kronik kalp yetersizliği (DEF-KY) hastalarında medeni durumun, özellikle de evli veya dul olmanın (dul kadın veya dul erkek) kalp yetersizliği sonuçlarına etkisini araştırmayı amaçladık.
Yöntemler: TREAT-HF, DEF-KY hastalarının, KY ile ilişkili hastaneye yatış (KY-İHY) ve tüm nedenlere bağlı mortalitelerini takip eden bir çalışma grubudur. Bu kohortta dullar ve evliler, eğilim skoru eşleme analizi öncesi ve sonrası karşılaştırılmıştır.
Bulgular: Analizin başlangıcında medeni durum dahil eksiksiz veri setine sahip 723 DEF-KY hastası vardır. 723 DEF-KY hastasından 37 “hiç evlenmemiş” ve “boşanmış” hasta analizden dışlanmıştır. Veritabanında en az bir kere evlilik bildiren kalan 686 DEF-KY hastası,dullar (n = 124) ve evliler olarak (n = 562) karşılaştırılmıştır. Ortalama takip süresi 21±12 ay, maximum 48 aydır. Dullar, daha yüksek KY-İHY riskine sahip olmasına rağmen (p=0.047), tüm nedenlere bağlı mortalite evliler ile benzerdi. (p=0.054). Eğilim skoru eşleme analizi sonrası tüm nedenlere bağlı mortalite dullarda evlilerle benzer olmasına rağmen KY-İHY dullarda daha sık kalmaya devam etti (p = 0.039). Dikkat çekici şekilde, benzer yaş, ejeksiyon fraksiyonu, kreatinin, New York Kalp Cemiyeti fonksiyonel sınıf ve medikal tedaviye rağmen, dul erkek olmak (p = 0.419), dul kadın olmanın (p = 0.037) aksine artmış KY-İHY riskiyle ilişkili bulunmadı.
Sonuç: Yapılan eğilim skoru eşleme analizi dul olmanın KY-İHY riskini artırdığını ortaya koydu. Ancak, dikkat çekici bir şekilde erkek dulların KY-İHY açısından artmış riske sahip olmadığı görüldü. (NCI-2020-0340.R1)